Türk Halk Müziğinde Derleme Tarihi ve Ulu Önder Atatürk'ün Katkısı
Eminim siz de güzel ülkemizin kültürel olarak dünyada eşi benzeri olmadığını düşünenlerdensinizdir ki Anadolunun neresinde olursanız olun toprağı sıksanız kültür fışkırır. Adeta dünyanın kültür deniziyiz. Şüphesiz bu kültür hazinemizin en değerli cevherlerinden biri de müzik kültürümüz, parantez içinde Türkülerimizdir. Peki bize bu Türküleri kim öğretti? Erzurum'un bir köyünde adı–sanı bilinmeyen bir can'ın gönlünden kopan o güzel sözleri, o muhteşem nağmeleri Edirnedeki bir can nasıl duydu, nasıl öğrendi? Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkemize bu konuda sağladığı katkılar nelerdir? Evet değerli okur konumuz bu, hadi bakalım.
Biliyoruz ki her yörenin birbirinden lezzetli Türküleri mevcuttur, bunların çoğu anonimdir. Anonim demek sahipsiz demektir. Yani Türküyü yapan belli değildir. Biz bugün bu Türküleri biliyorsak bu Derlemeciler sayesindedir. Derlemeci nedir diye sorarsak; Derlemeci bilinmeyen bir Türküyü dinleyerek aslına en yakın şekilde notaya alıp o Türküyü literatüre kazandıran kişidir.
1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle, Seyfettin Asaf ve Sezai Asaf kardeşler Milli Eğitim Hars Müdürlüğü tarafından Batı Anadoluda derleme yapmaları için görevlendirildi. Ulu önderin çabasıyla ülkenin her yeri karış karış gezilerek yaklaşık 10 Bin Türkü derlendi. Derlemecilerimizin bazı gezilerde de Halk Oyunlarımızın filme alındığı da bilinmektedir. 1953 yılına kadar devam eden derleme gezileri sonucunda derlenen Türküler çeşitli albüm ve kitaplarda yayınlanmış, TRT repertuarına alınmıştır. Derlenen 10 Bin Türkünün yaklaşık 2 Binini Muzaffer Sarısözen (1899–1963) derlemiştir. Bu önemli müzik adamının halen Ankara radyosu kaşısındaki Cumhuriyet Parkında anıtı bulunmaktadır.
SPONSOR FİRMAMIZI ZİYARET EDİNİZ![]() |
1924 yılında başlayan derleme kültürü ülkemizde çeşitli dönemlerde devam etmiştir. 1967 yılında TRT'nin düzenlediği müzik derlemeleri gezisi öncesinde müzikolog Halil Bedii Yönetken derlemeci ve folklörcüler için bir tavsiye yazısı kaleme almış ve yazısına şu önemli notu da eklemiştir; Derlemeci, derleme yapılacak yere daha gitmeden o yer hakkında gerekli şeyleri okumuş, gerekli şeyleri edinmiş olmalıdır. Derleme yapılacak yere gidince de ilk iş olarak çevreyi müzik ve oyun bakımından çok iyi tanıyan yaşlıları bulup onlardan yerli müzikçilerin kimler olduğunu öğrenmelidir. Yaşlılar, derlenecek malzemenin bilirkişileridir.
Şahsi kanaatim olarak geçmiş dönemlerin zor ulaşım şartları göz önüne alındığında günümüzde hala derlenmemiş yüzlerce eser ve halk oyunu olduğunu düşünmekteyim. Zira Kültür Planlaması bir Ülkenin uzun vadeli politikalarından olması gerekir ancak Atatürkten sonra Kültür ve Sanat'a kim bu kadar önem verdi onu da sizlerin takdirine bırakıyorum.
Derleme ve Derlemecilerle ilgili yazılacak çok şey var ancak sizleri sıkmadan konuyu özetleyerek anlatmak istedim. Belki ilerleyen günlerde bu konuda daha geniş yelpazede bir yazı kaleme alabilirim.
Saygılar.
Umut AKYÜZ
Twitter Link: twitter.com/erzurumut
|